12 Kasım 2013 Salı

Felsefe nedir?

Hepimiz, bu soruya bir cevap ararız. Ama tam manasıyla felsefenin ne olduğuna dair kesin bir cevaba ulaşamayız. Öyledir de zaten. Felsefeyi nesnel algılayamayız. Felsefenin tanımı, kişiden
kişiye değişir.

Bana göre felsefe; evrenin sırlarını anlamaya çalışmakta kullandığımız araç, gittiğimiz yoldur. Bir başkasına göre ise; felsefe farklı anlamlar taşımaktadır.

Örneğin felsefe Kant’a göre: ‘Bilginin nasıl mümkün olabileceğini öğretmektir.’ Sokrates’e göre felsefe: ‘Neleri bilmediğini bilmektir.’ Aristoteles’e göre ise: ‘Düzenli kainat karşısında insanın saygılı şaşkınlığıdır.’ Bu tarifler, daha da çoğaltılabilir. Bu yüzden felsefenin tanımı genel değil, özneldir. Ama yine de genel bir ele alışla felsefe: İnsanı, evreni, hayatı ve değerleri anlamak amacıyla sürdürülen araştırma çabası, birleştirici ve bütünleştirici bir açıklama gayretidir. İşte bunun içindir ki, felsefe hepimiz için önemlidir.

Felsefenin anlamı

   Felsefe ''bilgi sevgisi'',''bilgelik sevgisi'' ya da ''bilge dostu'' anlamındadır. Felsefe kimilerine göre ''bütün bilimlerin türetildiği kaynak'', kimilerine göre ise ''yaşama ait bilgilerdir''.    Felsefenin bu tanımlarına yanlış diyemeyiz. Fakat felsefenin tam olarak ne olduğunu bunlarla açıklayamayız. Bu durumda filozofların yaptıklarına bakarak felsefenin ne olduğu  hakkında bilgi edinilebilir.

   Sokrates'e göre: ''Felsefe neleri bilmediğini bilmektir.'' olmuştur. Felsefeyle bilim arasında her zaman yakın bir ilişki olmuştur. Zaten büyük filozofların birçoğu aynı zamanda bir bilim  adamıdır. Bilim ile felsefe arasındaki bu yakın ilişki felsefenin aslında neyi bilip neyi bilmediğimizin yanıtını ortaya koyar. Felsefe doğru düşünebilmenin yollarını öğretir. Felsefe  sayesinde sorgulayarak doğru bilgiye ulaşabiliriz. Sorgulamayı öğrenirsek bir probleme birçok yönden bakabilmeyi öğreniriz ve probleme ön yargısız yaklaşırız.

   Felsefenin insana ve topluma yaptığı katkıları görmeyen kişiler felsefenin boş ve gereksiz bir uğraş olduğunu düşünür. Oysa böyle düşünebilmesinin bir sebebi de felsefedir. Bu  sebep bile felsefenin hayatımızda ne kadar çok yeri olduğunu anlamamızı sağlar.

Felsefe yolda olmaktır

KRAL  JASPERS'ın da söylediği gibi ''felsefe yolda olmaktır'' bence.Sürekli yeni bir arayış içinde olmaktır sürekli farklı bir soru sormak cevaplar aramak çevremizde gördüğümüz veya göremediğimiz şeyleri farklı  boyutlarda değerlendirip anlamaya çalışmaktır.Hiç bitmek bilmeyen bir düşünce serüvenidir.Her yolun bir kavşağa bağlandığı gibi her soruda yeni bir soruya bağlanır yeni bir soruyu yaratır insanın zihninde.Felsefe kısır bir düşünce döngüsüdür.Amaç sorulara cevap bulmaktan çok sorular sorabilmektir.

Felsefe nedir ?

Felsefe nedir sorusunun cevabını aramakta bir felsefi ugrastir.

Felsefe her şeyi sorgulamaktir. Dünya’ya gelen bircok filozof aynı sorulara farklı cevaplar vermistir. Felsefe de cevap yoktur cevaplar vardır. Felsefe Sokrates’in dedigi gibi  “Neleri bimedigimi bilmektir”.  Ne kadar cok sorgularsak o kadar cok biliriz cünkü bircok seye bilmeden körü körüne inanıyoruz . Felsefi düsünen her insan filozof olamaz belki ama sıradan insanlardan farkli olur  , felsefe kendimizi gelistirmemizi saglar.

19 Ekim 2013 Cumartesi

CEVABI OLMAYAN SORU


Felsefe zaten sorgulamaktan,sorulardan oluşan bir yapı olduğu için ''Felsefe nedir?'' sorusuna bile cevap aramak insanı çıkmaza sokar.''Biliyorum ama söyleyemiyorum''durumunu yaratan sorudur.

Platon'un dediği gibi ''Doğruyu bulma yolunda,düşünsel bir çalışmadır.''Felsefe düşüncedir yani.''Susmak en büyük erdemdir''diyeninki de felsefedir,küçük bir çocuğun ''ben büyüyünce doktor olacağım'' demesi de felsefedir.
Felsefe iç sestir,derine inmektir,düşünmeye çalışmaktır,arayıştır;önce aramak sonra kavramak ardından unutup tekrar aramaktır.İyiyi,güzeli,ahlakı,varlığı,bilgiyi kavramaya çalışmaktır.

Felsefenin ne olduğuna dair kesin bir cevap yoktur çünkü herkese göre farklıdır.Hakikaten,nedir felsefe?

Filozof, ölene kadar bilgiyi kovalar

Filozof her fırsatta birşey öğrenir.Sürekli bilgiyi kovalar.Her fırsatta bilgisine bilgi katar.Bir konuyu araştırmaya başladığında bilmediği ayrıntıları öğrenir ve bu ayrıntılarıda araştırır.Örnek vermek gerekirse bir hayvanı inceler son bu hayvanda yapılan bir mızrağı öğrenir bu mızrağı kullanan kabileleri öğrenir ve bu kabilerlerin çevrisindeki olaylari öğrenir.Filozof sürekli öğrencek birşey bulur.Bilgi açlığı ölene kadar son bulmaz.Ölene kadar bilgiyi kovalayan ve bu bilgi derinlemesine öğrenen insana filozof denir.

YOLDA OLMAK


“Felsefe yolda olmak demektir.” diyen Karl Jaspers bu sözüyle felsefenin amaçtan çok bir tür süreç olduğunu vurgulamıştır.
 Çünkü insan düşünmeden bir hiçtir ve bu düşünme hayat boyu devam eder. Yolda olduğumuz süreç içinde yaşadıklarımız bizi arayışımıza yaklaştırır. Bu süreç bazen sancılı bazen eğlenceli olabilir ama önemli olan bu süreci sorgulamaktır. Amaç hedefe ulaşmak değildir. Hedef yolu bitirir, biten yol yaşamı, yaşam düşnceyi, düşünce de felsefeyi bitirir.
 Bu yüzden asla hedeflere kilitlenip karşılaştığımız şeylere gözlerimizi kapamamalıyız. Karşılaştırmalı, sorgulamalı, çevremizi daha önemlisi kendimizi tanımaya fırsat vermeliyiz. Arayışımızın ne olduğunun farkında olmalı ancak ona ulaşmak için acele etmemeliyiz. Hatta bazen hedefe yaklaşmak uğruna çıkmaz sokaklara bile girmeyi göze almalıyız ve önemli olanın hedefe ulaşana kadar yaşadığımız, düşündüğümüz şeylerde gizli olduğunu unutmamalıyız.

"İnsanlık ancak çözebileceği sorunları ortaya atar "


Günümüzde ve hala gelişmekte olan teknoloji yüzünden insanlığın araştırma özelliği nerdeyse yok olmaktadır."Ne de olsa internetten bulurum" deyip internetde bulamayınca da bi daha o konunun üstüne yoğunlaşmayız.Bu işin kolay yoludur.Asıl önemli olan aradığın sorunun cevabını bulana kadar ilerlemektir.Okullarda bir soruyu çözemeyince nasıl "hocaya sorarım bu soruyu"
deyip okula gidince "ya da boşver daha sonra da sorsam olur" diyorsak bu bizim kaybımızdır.Zaten çözebildiğin soruları çözersin asıl olay çözemediğin soruları çözmesini öğrenmek,Hayatta böyledir.Karşına bir sorun çıkar çözüm yolunu biliyorsan çözersin bilmiyorsan çözümünü düşünmezsin bile çünkü; o senin kendi kafana öle yazmanla ilgili bir şeydir."Bilmiyorum" der ve sorunu söküp atmaya çalışırız. Aynı sorun önemli bir yerde de karşımıza çıkınca bu sefer tökezleriz.Bu yüzden "Bilmiyorum" dedikten sonra o sorunun üzerinde durup başkalarına sorarak öğrenirsek aklımızda yer ettiği sürece kendi hayatımızda o sorunla karşılaştığımızda sorunun cevabını hiç zorlanmadan söyleyebiliriz.                     



                                                                                         

ELMAS ZENGİNLİKTİR


Felsefe,bilginin daima peşinden koşmaktır.Bilgiye yaklaşmaktır ancak onu tam olarak kavrayamamaktır. İnsanlar  bilgiye yaklaşmak için daima soru sorar.Önemli olan  doğru soruyu sorabilmektir.

Felsefe yükselmekte olan bir bina gibidir.Bu binanın temelleri ise doğru sorularla atılmıştır.Doğru sorular elecek için doğru olmayan cevaplar doğursa bile o anki en net cevabı bulmamızı sağlar.Gelecek için doğru olmayan cevaplar dememin sebebi ise her bilgi eski bilgidir.Felsefe anlamak için düşünmek  ve düşündükçe sorgulamaktır.

Sorularımız cevaplarımızdan daha önemlidir.Soru sormak için daha çok düşünürüz ama cevaplar bir nevi soruda gizlidir.Soru sormak basit bir zihinsel işlem değildir.Soru sormak;Cesaret,merak,kararlılık ve sonucu göğüsleyen bir direnç gerektirir.Sorularımız düşüncelerimizden doğan meraktır.Merak ettikçe  sorarız ve yeni bilgiler öğrendikçe sorma ilgimiz daha da artar

 Soru haznemiz bir madenden ibarettir.İçinde kömürler ve elmaslar vardır.Yanlış soruyu seçersek kömürü buluruz.Kömür  karadır ve ellerimizi karartır.Eğer doğru soruyu seçersek elması buluruz.Elmas güzeldir ve zenginliktir.

FİLOZOF VE BİLGİ

Felsefe düşüncenin bilimidir. Filozoflar isefelsefe yapan kişilerdir. Bu özel kişiler düşündükleri ve bildikleri her şeyi diğer insanlarla paylaşır.
Dünya tarihinde bir çok önemli filozof karşımıza çıkar. Filozoflar zamanlarının büyük bir bölümünü bilgi ve düşünceye adarlar. Bu nedenler mümkün olduğu ölçüde en fazla bilgiye sahip kişiler filozoflardır diyebiliriz. Bu geniş bilgi kümesi sayesinde yaşadıkları yüzyıllardan günümüze kadar derin izler bırakmışlardır. Bu geniş bilgi dağarcığı insanlara sunulmuş en büyük nimetlerden biridir.  Filozoflar yaşadıkları yüzyıllarda bir çok insanı aydınlatmışlardır.
Sonuç olarak filozoflar bu geniş bilgi alanı sayesinde yaşadıkları yüzyılların ve bulundukları çağın karanlığını aydınlatmaya çalışmışlardır. Çok okudyup çok düşündükleri için mümkün olduğunca fazla bilgiye sahiptirler.

BİLGİYE GİDEN YOL


Felsefe insanın sorgulayabilme yeteneğidir. Bir şeye inanmadan önce ona sorular yöneltip altında yatan gerçeği ortaya çıkarmaktır.

Bu açıklamadan yola çıkarsak herhangi bir sorunu çözmek için ilk olarak ona sorular yöneltmeli ve o soruya uygun akla yatkın bir cevap bulup sorunu sonlandırmalıyız. Tabii ki doğru cevaba ulaşmadan önce doğru soruyu sormalıyız. Çünkü cevaplar kişiden kişiye değişen öznel bir ifadedir. Ancak soru kesinlik bildiren bir ifadedir.

Sorulan sorulara yorum yapılmaz, aslında yapılan sorulara aranan cevaplardır. İşte burada felsefenin asıl amacına ulaşılıyor. Soru sorup yorum yapmak, soru sorup düşünmek, soru sorup aklını çalıştırmak felsefede bizden bunu ister.

İşte bu yüzden bir şeye inanmadan önce ona doğru soruları yöneltilmeli ve akla yaygın bir cevap aranmalıdır.


                                                                                                   

'Felsefede sorular cevaplardan daha önemlidir.'

Felsefe düşünceye dayanan bir faaliyettir. Ve felsefenin doğasında sorgulamak yatar. Felsefenin amacı da cevap vermekten çok insanı soru sormaya yöneltmektir. Soruyla ilgili net bir cevap gelince insanlar o konuyla ilgili soru sormayı bırakır ve fikir üretmeyi keser. Bu yüzden cevaplar düşünceyi öldürür.
  
Sorgulamak insanı diğer canlılardan ayıran bir özelliktir yani insanı insan yapan şeydir. İnsanlar zaten küçüklüğünden itibaren soru sorarak büyür. Küçük bir çocuk hayatı soru sorarak öğrenir. Bu yüzden felsefede hayatın kendisidir bir nevi. Çünkü felsefede soru sorma yeni şeyler öğrenme merakı hiç bitmez.

Sonuç olarak felsefe insanı sorgulamaya yöneltir. Merak eden insanın soru sormaktan başka çaresi yoktur ve bir söz ‘Merak ediyorsan yaşıyorsun’ der. Bu sözde anlatılmak istenende soru sormanın, yemek, içmek gibi insanın temel ihtiyacı olduğudur.


BAŞ BELASI SORULAR


            İnsanlık her zaman kendi iyiliğini istemiş , kendi çıkarları doğrultusunda elinden geleni ardın koymamıştır. Bir yanda çürük bir yanda güzel elma dururken hiç bir zaman çürük olanını seçmemiştir. İste hayatımızda bunun gibidir. Her zaman en iyisini isteriz.
            Eğer ortada bir sorun varsa insan en iyisini istediği için o sorunu çözmek ister. Belkide bu yetiştirilme şekillerimize bağlı olarak değişebilir ama insanların çoğu o sorunu ortadan kaldırmak için aklına gelen her şeyi yapar . Tabi bu aklına gelen her şeyi yapar konusu, sorunun büyüklüğüne bağlı olarak değişir. Sorunlar konusunun derinlerine inersek ünlü düşünür Marx'ın dediği   ''İnsanlık ,ancak çözebilecekleri sorunları ortaya koyar. '' sözü üzerinde yazacak çok şey bulabiliriz.Bence bazılarımıza göre bu söz doğruydu ama sorunların çözüm koşullarını bize kim bildirecektik , nasıl anlayacak , bilecektik bunu. Aslında buna direk bilim diyerek cevabı yapıştıranlar olabilir. Ama aslında bilim de bizim hayal gücümüzün ve tasarlayabileceğimizin doğrultusunda gelişir. Eğer sorunun kaynağı bizim hayal gücünde tasarladığımız bir şey ise o sorunun zaten hayal gücümüzde çözümü de vardır.
            Marx'n devrimi normalleştirildi. Keşifler ve icatlar zaten yapılmış olduğu için gerçeklik algımızda bu keşfin ilavesini getirdiği bazı düzenlemeler oldu. Keşifler demek iyi şeyler demek , icatlar hayatımızı kolaylaştırıyor derken , bir anda ekonomik sömürü , artı değer , sınıf ayrılıkları ve sınıf mücadelesi gibi sorunlar birden ortaya çıktı. Sonra da o sorunları çözmek için insanlar birlik oldu. Yardım kurumları ve vakıflar kurdular , toplantılar düzenlediler... Sorun yavaş yavaş çözülmeye başladı . Ancak baştaki sorunun yaratıcısı zaten biz değil miydik? İşte sonunda hepimiz Marx'ın dediğine uyduk.
           Her zaman sorunlar ortaya çıkacaktır . İnsanlar o sorunu çözmeye çalışacak ve sorun, büyüklüğüne bağlı olarak , öyle yada böyle çözülecektir. Eğer hayatımız boyunca hiçbir sorunla karşılaşmayacak olsak zaten yaşamamızın bir anlamı kalır mı ki ?

BİLİNMEZLER İÇİNDE

“Felsefe”nin kendisi sınırsız bir kavramdır.Uçsuz bucaksız bir çöl gibi,evrenenin kendisi gibidir.

 Sorular felsefeyi oluşturur ve insan beyninin düşündüğü herşey felsefeyi doğurur.Felsefe öğrenilemez tıpkı bir insanın soruyu öğrenemeyeceği gibi.

 Ancak felsefe yapmayı öğrenebilir insan.Soru sordukça öğrenilir felsefe.Kendi sorularına cevap aradıkça,mevcut düzeni sorguladıkça öğrenir felsefe yapmayı.

 Oysa daha çok soru vardır hayatta.Bitmeyen bir yolda yürür gibi devam ederiz felsefe yapmaya.

Yolda olmak


Yolda olmak… Şöyle bir düşününce, hep yolda değil miyiz aslında? Bir şeyleri başarmak için çabalıyoruz sürekli. Ve bu çaba hayatımız sonlanana dek sürecek. Sürekli bir şeyleri başarmak istiyor, her şeyin daha iyisini elde etmeye çalışıyoruz. Yaptığımız bir şeyi bir süre sonra beğenmiyoruz. Daha iyisini yapıyoruz, yaptığımızı sanıyoruz. Sonra onu da beğenmiyoruz. Bir yenisi, bir yenisi daha derken yolun sonuna yaklaştığımızı düşünüyoruz. Ama yol bir türlü bitmiyor.

 Yürüdüğümüz yola “hayat” benzetmesi yaparsak, birçok şeyi yerleştirebiliriz yol kenarına. Acılarımız, mutluluklarımız, gözyaşlarımız, başarılarımız, hayal kırıklıklarımız… Aslında bunlar yalnızca yol boyunca edindiğimiz tecrübelerdir. Yol devam ettikçe sık sık ardımıza dönüp bakıyoruz ki, yoldan zevk alalım. Bazen duralım, yol kenarındaki bir ağacın dibine oturalım. Sonra devam ederiz… Sağa sapalım, sola sapalım. Dümdüz gitmeyelim. Bu yol bizim hayatımızsa eğer, keyif almaya bakalım.

 Çok sevdiğim bir filmden alıntı yapmadan bitiremeyeceğim. “Yol zamanın bir fonksiyonu değildir. Hız yolun zamana bölünmüş halidir. İvme ve sürtünme katsayısı bizi ilgilendirmez. Yolda olmak, bir hıza sahip olmayı gerektirir. Aksi durum yolda durmaktır. Durmak sıkıcıdır. Yolda durmak, yolda olmak anlamına gelmez. Yolda durmak, yolda durmak anlamına gelir. Yolun bittiği yerde durulmaz. Ya önce durulur, ya durulmaz. Bazen yolun kenarından renksiz, duru sular akar. O sularda balık da vardır. Yolun yardığı tepelerin biri yeşil toprak, diğeri bej olabilir. Su aktığı yerin rengine bürünmez. Ama sana öyle gelebilir. Ayrıca, yol bitmez. O, labirentin duvarıdır. Ya… Yol asla bitmez.” 

FELSEFE NEDİR?

Albert Camus felsefeyi yaşamın anlamını bulma çabası olarak tanımlamıştır. Ben de felsefe tanımımı bundan yola çıkarak yapacağım.Felsefenin temelinde bilindiği gibi sorgulamak var.Bana kalırsa insanlarında şu ana kadar cevabını bulmaya çalıştığı en büyük soru da ‘ben neden varım’. Yani bir anlamda yaşamın anlamı.Felsefe de bunun için biçilmiş kaftan desem yeridir.Felsefe insanın hayatını belli bir düzende tutar.Hayatımızı hareket halinde olan bir araba olarak düşünürsek felsefe de ona yön veren direksiyondur diyebiliriz. İnsan sorgulayan bir varlık olarak hayatının başından itibaren merak edip sorgulamaya başlayarak hayatına bir yön verme çabası içindedir.Felsefe de bu yolda ilerleyen bir bireyin yoluna ışık tutan önemli bir unsurdur.Buna bağlı olarak felsefeyi insan hayatına yön veren bir unsur olarak tanımlıyor ve yazımı burada noktalıyorum.

3 Ekim 2013 Perşembe

ÇÖZÜLEMEYEN SORUNLAR

ÇÖZÜLEMEYEN SORUNLAR

Dunyada sayilamayacak kadar sorun var. İnsanoglu bu sorunlari cozebilmek icin calisir, cozum uretir. Cozumleri olmayan sorunlarda vardir. On plana cikan tum sorunlar cozumleri olan sorunlardir.

İnsanlar cozulemeyecek sorunlari ortaya koymaya korkarlar. Aslinda bunlardan korkmak yerine bu sorunlarla yuzlesmek gerekir. Cunku yuzlesmeden hic bir sorun ortadan kalkmaz ve icimizdeki problem zaman ilerledikce buyumeye devam eder. Yillar gectikce biz farkinda olmasak da bastirdigimiz sorunlar gun yuzune cikarak hayatimizi olumsuz yonde etkiler.
   
Aslinda gunumuzun en buyuk sorunuda bu zaten. Bastirilmis sorunlarin mutsuzluk, huzursuzluk yaratmasi. Bu yuzden sorunlardan korkmak yerine, basa cikmayi ogrenmek zorundayiz.

SORULAR ?

Felsefe bir dusunce faaliyetidir. Insanin soru sorabilme yetenegine dayanir. Ve bu baglamda belirli turden sorular hakkinda belirli bir turden dusunce faaliyetidir.


Konular evrensel nitelikte ve her cagda tekrar tekrar sorulastirilip sorgulanabilir. Sorular ayni olsada cevaplar herkese gore her topluma gore degisebilir. Cevaplar oznel nitelikte olup caglara ve o sorunu ele alan filozoflarla sinirli kalmaktadir. Bu aslinda Sokrates'in felsefe tarzidir. Sokrates atinayi dolasarak herkese ahlak ve siyasetle ilgili sorular sormaya basladi. Verdikleri cevaplara gore o yonde soru sormaya devam ederdi. Buda insanlarin kavramlar hakkinda dusunmesu ve arastirilmasini saglayarak daha onemli bir tanimla getirilmesini sagliyordu. Bu insani dogru dusunmeye zorlamaktadir. Hem bilimde hemde felsefede dogruya bilgiye surekli bir elestirel gozle bakilir. Surekli her yanittan suphe ederler. Suphe soru sormayi gerektirir.

Hem felsefede hem bilimde sorular onemli bir hal alir.
                               
Defne Gönül 

''Felsefe saf bir biçimde kendimize ve etrafımıza bakma kararımızdan başka bir şey değildir.'' -BERGSON

''Felsefe saf bir biçimde kendimize ve etrafımıza bakma kararımızdan başka bir şey değildir.''-BERGSON

Tarih boyunca birçok filozof felsefeyi kendine göre tanımlamıştır.Bu filozoflardan biri de Bergson'dur.''Felsefe saf bir biçimde kendimize ve etrafımıza bakma kararımızdan başka bir şey değildir.'' demiş Bergson
.
Felsefe düşünmektir.Felsefe soru sormaktır.Bazen de o sorulara cevap bulamamaktır.Bergson bence bu sözünde 'kendimize ve etrafımıza bakma' diyerek 'kendimize ve etrafımıza soru sorma' demek istemiş olabilir.Çünkü felsefenin temelinde soru sormak vardır ama 'saf bir biçimde'.Yani hiçbir şey düşünmeden sadece cevabını bulmak istediğin soruya odaklanmak.Cevabını öznel değil nesnel düşünmek.

Felsefenin bir bilgi konusu olmadığı hakkındaki düşüncesine katılıyorum Jules Lachelier'in.Felsefe öğrenilmez.Felsefede cevap yoktur cevaplar vardır.Bu yüzden soru sormak ve düşünmek felsefeye ilk adımlardır.

“Felsefede sorular cevaplardan önemlidir.” (JASPERS)

Sorular insanların beynini kurcalarve insanlar bu sorulara cevaplar bulmaya çalışır.Cevaplar bulmaya çalışırken düşünür ve sorgular.Düşünmeyen ve sorgulamayan insan sorularına cevaplar bulamaz.Örneğin;Newton elma ağaçlarının altında otururken elmaların yere düştüğünü görür ve neden sağa sola değilde aşağı düştüğünü kendine sorar.Sonra düşünür ve Dünya’nın elmayı kendisine çektiğini ve maddede çekim gücünün alduğunu düşünür. Eğer burada Newton kendine sorular sorup düşünmeseydi belki biz şimdi yerçekimini bilmeyecektik. Yani kısaca;sorular olmasaydı cevaplar olmazdı ve insanlar sorularına cevaplar bulamazdı.


İnsanlar ancak çözebildiği sorunları ortaya atar (Marx)


İnsan her defasinda isin kolayina kacmayi nasil basariyor bilemiyorum fakat herkes bayilir isin kolayina kaçmaya. En ufak konuda dahi tembelligimiz bas gösterir. Doğada da tembellik esas gibi değil midir zaten? Ornegin ben su kalemi biraksam yere düşer, havada durmaya calismaz ki. Kaç kişi gördünüz ki yürüyen merdiven yerine normal merdivenleri kullansin. Bayiliyoruz kisa yollara ve ayrıca bir isi uzun uzadiya tamamlayan insanları da zeki bilmiyoruz. İnsan boyledir, bir is yapması gerektiğinde öncelikle kisa yolunu arar. Kisa yolu yoksa zaten çoktan elemiştir büyük ihtimalle.
İnsan kisa yol aradigi kadar da o isi yapip yapamadigina bakar. Eğer bir isi yapamayacaksa asla sesini cikarmaz. Daha önceden onu basaramamis olması onun için yeterlidir, bir daha asla başaramayan almus gibi bakar o ise. Sadece yapabildiğini yapmak ister, onu yaparken daha çok eğlenir, yapabildiği için kendiyle gurur duyar. Halbuki yapabildiğini yapmak değil yapamadigini basarmaktir önemli olan. İste insandaki bu kendiyle gurur duyma mevzusu sorunlari konusunda da aynidir. İnsan ötesini düşünmek istemez, yasadigi küçük dünya çoğu zaman ona büyük bile gelir ve bu yüzdendir ki çozmekten korktuğu fakat onu için icin kemiren sorunlarini dahi dile getirmez. Bilmek istemez çünkü ötesini, bilmek korkutur onu. İnsanlar bilmekten korkar ve bu yüzden bilmedikleriyle ilgilenmezler.
Tüm bunlar tembellikten midir yoksa insanin bilgiden korkusundan midir tartisilir fakat çok acik bir şey söylenebilir ki Marx soylemis, İnsanlar ancak çözebildiği sorunları ortaya atar.

Filozof bakışı

Tarih boyunca birçok filozof dünyaya gelmiştir. Bunlar farklı coğrafyalardan olsalar bile genel olarak yunan coğrafyasındadır ancak çoğunun yaşam tarzı , olanakları  ve hayata bakış açısı farklıdır. Bununla birlilte herbiri felsefeyi farklı yorumlamışlardır. Hiçbirine doğrudur veya yanlıştır diyemeyiz. Çünkü felsefede doğru yada yanlış kavramlarını kullanmak oldukça zordur. Felsefe çok ucu açık bişeydir. Bu yüzden felsefe yapmakta filozof olmakta hiçte kolay değildir.

Filozoflar genelde herşeyi bilen ve gözünü kitaptan kaldırmayan insanlar olarak bilinirler fakat hiçte öyle değildir. Aksine her filozof birer sosyologtur. Filozoflar genelde zengindir ve özgür ortamlarda yaşarlar. Bu yüzden fazla yapıcak işleri olmaz. İşsizliğin vermiş olduğu boşluğu felsefeyle doldurmak isterler. Ve hepsi felsefeyi kendi yaşanmışlıklarına göre yorumlar. Buda büyük farklılıklara yol açar.
Felsefe tanımı ile ilgili kesin bir yargı olmaması filozofların bakış açılarını daha da genişletmelerine yol açmıştır. Karl MARX bu konuyla ilgili ' Filozoflar dünyayı çeşitli biçimde yorumlamışlardır, önemli olan onu değiştirmektir. ' demiştir.

SORULAR VE CEVAPLAR

İnsanlar okudukça öğrenir, bilgi sahibi olur ve böylece hayatı sorgulamaya başlar.


Her bilim adamının bir buluş yapmadan önce kafalarında bir sorun vardır ve bu soruna bir çözüm üretmeye çalışırlar. Sorundan yola çıkarak çözüme ulaşırlar. Felsefede de durum böyledir. Önce, insanın kafasında bir soru işareti belirir. Bu soru işaretini giderebilmek için çözüm yolu ararlar. Sonuç olarak uzun bir arayışa girerler. Çünkü doğruya ulaşmak kolay değildir. Farzedelim ki bu soru işareti kişinin kafasına takılmasaydı. O zaman nasıl bu uzun yola koyulabilirdi? Nasıl, bir arayış içerisinde bulabilirdi kendini? Yola koyulamaz, olduğu yerde kalırdı. Çünkü çözümden çok sorun önemlidir. Eğer sorun yoksa çözüm de yoktur. Bu soru işaretleri daha çok bilgili insanların kafasında yer alır. Bilgili kişiler zekalarının derinliklerine inmeye çalışır ve böylelikle huzur dolu bir yola çıkmış olurlar.

Sorular sormak, bu sorulara çözüm yolları aramak insanları doğruyu bulma yoluna sürükler. Zekalarının derinliklerine inmelerine yardımcı olur.

29 Eylül 2013 Pazar

Felsefe yolda olmaktır

Felsefe öznel bir etkinliktir. Felsefenin tanımı; kişiden kişiye değişir. Yani bana göre Felsefe; ''hayatı anlamaya çalışmakta kullandığımız araç'' ise bir başkası için de bu anlamı farklıdır. Örneğin Felsefe Kant'a göre: ''Bilginin nasıl mümkün olabileceğini öğretmektir.'' Sokrates'e göre felsefe ise: ''Neleri bilmediğini bilmektir.'' Bu yüzden Felsefe'nin tanımı genel değil, özneldir. Bireylerin Felsefe'ye yüklediği anlam farklıdır.

''Felsefe ne içindir?'' sorusuna kendimce şöyle cevap verebilirim. Felsefe hayatımızda normalde farkına varamadığımız olayların farkına varmamızı sağlar. İnsanlar doğar ve yetişkin bir birey olana kadar ister istemez bilgeliğe olan açlığından dolayı bir çok şeye cevap ararlar. Neyin ne olduğunu sorgularlar. Bu arayış aslında hepimizi bir ''filozof'' yapmaz mı ? Yetişkin bir birey olduktan sonra bizim önümüze sunulan ve yaşam şartları altında ''zorunlu'' olarak yapmamız gereken eğitimi tamamladıktan sonra iş hayatına atılırız. İşte bizi o dönemin filozoflarından ayıran en önemli şey de budur. Filozofların çoğu zengin bir aileden gelmedir ve yemek, kalacak yer, para gibi düşünecekleri, debelenecekleri sorun olmaz. Ve bu ortam filozof olmak için idealdir. Düşünmek için bolca vakti vardır demektir. Ama bizim öyle bir şansımız yoktur. Felsefe'nin eleştirici temele dayanması, aklı rehber edinmesi, akıl ve mantık ilkelerine dayanması, sorgulayıcı olması, ele aldığı konuyu, soruları varlığın tümünü anlamaya çalışması, tüm bunlar Felsefe'yi oluşturan özelliklerdir.

MERVE KINIK

Felsefe yolda olmaktır

'Felsefe yolda olmaktır' demiş Karl Jaspers. Peki bu ne demek? Sürekli ilerlemek, hiç bir yere varamamaktır. Ama Karl Jaspers neden felsefe için böyle bir şey demiş? Çünkü felsefede de hiç bir yere varamayız. Sürekli gerçeğin, yeni bilgilerin peşindeyiz. Herhangi bir konu hakkında daha iyi şeyler bulsak da bu bize yetmez, birşeyler eksik kalır.

Felsefe aynı zamanda hayatı yansıtır. Nasıl ki yaşamımızda üzülerek, sevinerek ilerliyorsak, felsefede de bilgiyi arayarak ilerliyoruz. Eğer hayat yolcuğumuz biterse ölürüz. Aynı şekilde bilgiyi aramayı bırakırsak felsefe de biter. Kendimizi hep bir yerlere ait etmeye çalışırız, felsefede de ait olduğumuz, inandığımız bilgileri ararız...

Felsefe yolda olmaktır

Bu sözde tamamen bir şeye bağlı olamamak, sürekli yeni bilgiler edinmek anlamı vardır. Halk dilinde "Çok gezen mi yoksa çok okuyan mı bilir?" gibi bir soru vardır.

Bunun genel cevabı çok gezendir. Çünkü buna gerçek anlamıyla bakarsak,insan yolda olduğu sürece yeni yerler keşfeder,tanır. Daha çok gelişir.Bu sözde de böyle bir anlam vardır.

Felsefe sürekli gelişmek, yeni şeyler öğrenmektir. Felsefeyle ilgilendiğimiz sürece gelişiriz,ufkumuz açılır.Bu sayede cahillikten kurtulur bilgeleşir, değişiriz. Sosyal hayatımız da gelişir. Felsefe okudukça bilgilerimiz artar,çevremizdekilerle paylaşıma daha açık oluruz.

Arkadaşlarımız artar,çevremiz bilgili insanlarla dolar.

Felsefe insanı farklı kılar. Felsefe yolda olmaktır. İnsan geçtiği yollardan ders alır, yeni şeyler öğrenir. Gelecek yolu içinse merak içindedir. Felsefe merak ettirir,bizi araştıran bireyler haline getirir. Sorgulayan, keşfetmeye meraklı insanlar oluruz. Felsefe insanı geliştirir.

Felsefe yolda olmaktır

Felsefe bir düşünme etkinliğidir. İnsan yaşadığı evreni merak eder ve soru sormaya başlar. Her soru başka bir soru doğurur. Birine cevap bulsa bir diğerini merak eder. Sorulan soruya basit bir cevap yetmez belli bir açıklaması olmalıdır ama her insan olayları kendine göre değerlendirdiği için cevaplar farklıdır. Yüzyıllardır filozoflar merak eder, soru sorar ve cevap ararlar.Cevaplarda belli bir kesinlik olmadığı için de sorular sorulmaya devam eder.

Felsefede cevaplardan çok sorular önemlidir. Bu yüzden de felsefe bir sonuca varamayacağını bile bile aramaktır.

Felsefe yolda olmaktır

Hayatımız uzun bir yoldur ve bizler o yolda bir ömür boyu ilerleyen yolcularız. Yolcuğumuz boyunca yeri gelince dinlenir, duraklar, yeri gelince taşınır, yeni yerler keşfederiz. Bazı zamanlar yolumuzdan şaşar, yolumuzu kaybederiz. Yanlış yollara da saparız ama eninde sonunda yolun sonunu görürüz, yolun sonuna bir şekilde ulaşabiliriz. Felsefe de yolda olmak demektir.

Felsefe, yolda olmak demek hepimizin bu yolda yolcu olması demektir. Bu yol daha farklı bir yol. Uçsuz bucaksız bir yol felsefe. Hiçbir zaman elinde haritanın bulunmaması demektir. Daha da önemlisi yolun sonunun olmaması. Felsefe yolunun hiçbir türlü sonu yoktur, sonsuzluğa uzanır. Sorular hiç bitmez, yollar hiç tükenmez.

Yolda dinlenmek yoktur. Sürekli hareket halindesindir. Sürekli sorgulaman gerekir. Cevapsız sorulara cevaplar bulmaya çalışman gerekir. Arayış içinde olmaktır. Aitlik denilen şey yoktur. Aklın, düşüncelerin, mantığın seni nereye götürüyorsa sen oradasındır. Onlar sana ne söylüyorsa sen O’sundur. Sorularına sürekli çözüm arayışı içinde olman demektir. Sorular, çözümler bitse de yol bitmez. Yeni sorular, yeni çözümler çıkar. Yeni arayışlara girmen gerekir.

Felsefe, sürekli bir sorgu gerektirir. Dünyadaki en ufak ayrıntıdan en önemli bilgiye kadar sorgulamak demektir. “Felsefe yolda olmaktır; hiçbir yere yerleşememektir; sürekli bir maceradır. Felsefe yersiz yurtsuzluktur; amansız bir göçebeliktir. Felsefe evine hiçbir zaman ulaşamaz. Felsefe sadece aramaktır; aradığını bulamayacağı bile bile aramaktır. Felsefe hakikate varamaz; o hep eksik olmakla yazgılıdır.” Diyerek Jaspers felsefe yolunu bize en güzel şekilde açıklamıştır zaten.

Felsefe yolda olmaktır

Birçok filozof yıllar boyunca felsefeyi kendilerine göre tanımlamaya çalışmışlardır.Bunlardan biri de ünlü filozof Karl Theodor Jaspers' ın "Felsefe Yolda Olmaktır." tanımıdır.Bu tanım ilk bakışta kolay anlaşılır gibi gelebilir fakat düşündükçe çok daha derin ve karmaşık anlamlar çıkarılabilir.

"Felsefe Yolda Olmaktır" sözünü basitçe şöyle açıklayabiliriz ; aslında felsefe sürekli doğruya ulaşmak için sorular sormak , hayatı ve olayları sorgulamak ve cevapları aramak yani gerçekte doğruyu aramaktır ve bu arayışın bir sonu yoktu.Tüm bu yolculuk  boyunca asıl önemli olan , her ne kadar aradığını bulamayacağını ya da başka bir deyişle bu yolun bir sonunun olmadığını bildiğin halde , harekette olmak arayışını sonlandırmamaktır.

İşte Karl Jaspers'a göre felsefe bu demektir : "Felsefe Yolda Olmaktır !"

Filozofların bitmeyen yolu

“Felsefe yolda olmaktır.” K.Jaspers

Felsefe arayış içinde olmayı gerektirir. Bu arayışı, bilgi yolunda ilerlemeyi sevene kişilere filozof denir.

Filozoflar bilgiye açtırlar sürekli öğrenme peşindedirler, hiç bir zaman her şeyi bildiklerini düşünmezler. Bu yüzden öğrenme yolundadırlar. Bu yol sonu olmayan karşılarına sürekli bilmedikleri şeylerle karşılaşabilecekleri bir yoldur.  Filozoflar öğrenmeye açtırlar. Kendilerini öğrenmeye adamıştırlar. Bu yolda ilerlemek için yaşarlar. Hep arayış içindedirler ve sürekli ileri gitmek için uğraşırlar.

Sürekli arayış içinde olmak, sürekli yeni bilgiler için uğraşmak onları bu yolda tutar.

Filozoflar için en büyük açlık bilmedikleri şeylerle ilgilidir. Bu yüzden filozof bu öğrenme yolunda durmadan ilerlemeyi gerektirir. Eğer bir filozof öğrenmeyi bırakırsa bu yoldan çıkmış olur ve birçok konuda örnek insan olmaktan çıkar. Filozof olmak için bilginin peşinden gitmek gerekir.



PELİN KİBAR
                                                                                             
   

Felsefe yolda olmaktır

Felsefe yolda olmaktır sözü, gerçek hayattan benzetme yapacak olursak,  nasıl yolda yürürken çevremizde olan olaylara duyarız kalmayıp görüyorsak, keşfediyorsak, etrafımıza hiç bakmadan geçip gitmiyorsak, merak etmiyorsak, bu da aynı anlama gelir.

Sahip oldugun bilgi ile yetinmeyip daha vizyon sahibi olup hayatın farkında varmak için sürekli ilerlemek, yerinde saymamaktır. Hayatın durağanlığı icinde sıkışıp kalmayıp, hiçbir yere yerleşmemekti, sürekli bir maceradır. K.Jaspers'ın başka bir sözünde dediği gibi: "Bilge insan hiçbir kurala bağlı kalmamalı, dünya ediminden uzak durmalıdır" Hayatın akışı da böyledir, hiçbir şey durağan değildir, her şey değişim içindedir.

Değişen hayat içinde yerinde saymamalı, yolda olmalı, arayışta olmalısın.

BİHTER OK

Felsefe sürekli yolda olmaktır çünkü felsefe kümülatiftir

 Felsefe  sürekli  yolda  olmaktır  çünkü  felsefe  kümülatiftir . Dünyaya   gelen  her  filozof  yeni  arayışlar  içine  girer , bir  çok  soruya  cevap  arar  fakat  hiçbir  zaman  sorularına kesin  bir  cevap  bulamaz  bu  nedenle  sorular   zamanla  yığılır  yığılır  yığılır ...

 Felsefe  sürekli  arayış  içinde  olmaktır . Yani felsefede  düşünmenin  ve  bilginin  sınırı  yoktur . İşte  bu  yüzden  felsefe  sonu  olmayan  bir  yol gibidir , devamlı  yürürsün  fakat  hep  aynı  yerdesindir .

DİREN YAYIK

 

© 2013 YEAL FELSEFECİLERİ. All rights resevered. Designed by Templateism

Back To Top